Bir deve kervanının başına bağladılar eşeği ki mallar devrilmesin.
Eşek yürünmesi en kolay yolu bulup develere gösterdi.
Fakat bir yerden sonra develerin canına tak etti.
Nasıl olur da gidecekleri yolu söylerdi onlara, onlardan daha aşağı bir canlı!
Hem eşeğin hiç yükü yoktu; dedikodu oldu develer arasında.
Eşeği dinlemeyip bildikleri yoldan gitmeye kalksalar durdururdu onları
sahibin kırbacı. Ondandır ki eşeğe yük bindirdiler.
Böylece hem eşeğin en kolay yoldan gideceği garanti oldu, hem de develer tatmin oldu.
Eşek zıplayıp tüm ağırlığından kurtulmak istedi, gücü yoktu ama hiç. O kadar ağır geliyordu ki ona yükü, yürümek bile işkenceydi...
Dedi ki eşek kendi kendine: Ben böyle varamam şehre, yığılır kalırım. Az dayanayım, şu yokuşa davranayım. Yokuşun eğimiyle düşer yüküm belki. Hörgücüm yok ne de olsa.
Altında oldukları yüklerle o yokuşa dayanamayan develer yuvarlandı yokuştan. Eşek ise tam yükünden kurtulmuşken develerin peşinden...
Arkalarından sahip bağırdı eşeğe:
-Nereye gidiyor bu develer?
-Benim gittiğim yere.