Şimdi, daima ve eskiden... Nar ağacı ve üzüm yapraklarını, sonra üzüm tomurcuklarını ve üzüm yapraklarının tüm mevsimsel dönüşlerini gördüğümde içimi bir huzursuzluk kaplardı çünkü o yapraklar biliyordu sırrımı, gözyaşımın rengini de bildikleri gibi...


Aramızda derin bir sessizlik oluşurdu denk gelişlerimizde. Çayımı alır, yapraklarını koparır, anlat derdimi derdim.


Susar, boynunu bükerdi, kışın da dökülür giderdi.


İnkar ettiremezcesine hep orada büyüyüp, yeşerip, karşıma dikilip hatırlatırlardı tomurcuklar çıktığı vakit gri gözyaşlarını.


Belki bu vesile olmuştur tomurcuklara.


Neyse neyse, biz barıştık nar ağacıyla.