Kendimizi… Kısaca bu şekilde yazıyı tamamlayabiliriz. Ancak şikayet gibi olur eğer bu kadarla bırakırsak bu yüzden biraz konuyu incelemeliyiz.
Sorun her zaman bireyde oldu. Kötü geçen günlerinizde en sevdiğiniz insanları bile bir kaşık suda boğacak gibi olduğunuzu hatırlarsınız. Çok doğal… İnsan gerçekten oldukça tuhaf süreçlerin içinden geçiyor ve durup düşünse dahi çoğuna anlam veremiyor. Bir fırtınanın şehri altüst etmesi gibi insan da karmaşa bittikten sonra yavaşça kendine geliyor ve tam olarak anlamasa da az ya da çok bir şeyler hakkında fikir sahibi oluyor. Bu biziz ve bunun hakkında bir eleştirimiz de yok. Ancak biz bu işleyen sistemi anlamak istiyoruz. İnsan fırtınanın sebepleri araştırabiliyor ancak içinde kopan feryatların derinine inemiyor. Bu da tüm problemlerin kökünde bizim doğamızın olmasına sebep oluyor. İnsanın kasırgaların içinde kaybolmuş gibi hissetmesi tam da bu yüzden çünkü tam olarak neye sebep olduğunu hiç kimse bilmiyor ve her bir saniyede aslında tüm insanlığın acısına bir küçük ekleme daha yapıyor ve herkes nasipleniyor bu toplu acıdan. Kasırgaların kopması da bu yüzden insanın içinde… Yalnızlık, korku, açlık, adalet yokluğu, zulüm vb. tüm olgular kolektif birikimin eseri. Her gün de sistematik bir şekilde ekliyoruz çünkü her birimiz yalnızca bireyselliğimizi düşünüyoruz.