Bıraksak neyimiz var neyimiz yok
bıraksak ya geride
sanki bizimmiş gibi şahsiyetimize takındıklarımızı
her gün kendi benliğimize borçlanarak aldıklarımızı
cebimizdekinden koynumuzdakinden yüzümüzdekine
hatta el diye tuttuğumuz dudak diye öptüğümüze
insana insan pazarlayan tüccarlardan
kiralanmış değil mi bunlar bize?
anadan üryan kalsak ne çıkardı bunca zaman
eğer bunlar her gün üstümüze giyindiklerimizse
pejmürde deselerdi uzaklardan bize bakan gözler
ama bari pespaye olmasaydık kendimize
sarmalar mı şimdi şahsiyeti çıplak birini bunlar
baksan dışarıdan bir gözle kendine
manzaran sanki renk cümbüşü bir tuval
oysa senin rutubetlidir duyguların
küf tutmuştur içinde sırtını yasladığın duvar
soyundum asıl şimdi bütün bunlardan
beni kucakla ki boyansın içimdeki duvar
sarmala ki mahcup kalan yerlerimi
beyaz kireçle sıvansın dışımdaki tuval
kucağını boşalt bu sefer benim için
kendine atmak için topladığın taşlardan
"kucaklar mı kaldı ki sokulup usulca yatayım..."
diye sorduğum yerdeyken
beni kendi çölümde serap olmaktan kurtar.