Köpek gibi yorulduğum günün gecesindeyim, o kadar yorgunum ve o kadar tüm kemiklerim sızlıyor ki uyuyamıyorum. Ruhun da kemikleri olabileceğini bilmiyordum. "Onun için yaşamak" diye çırpındığım günün gecesi bu, yine onun kapıları suratıma kapandı. Şimdi uyanmamak için duyan birileri vardır umuduyla göklere yalvarıyorum. Bu, sabahında yine dikenler batan gözlerime rağmen neşe saçmaya çalışmam gereken bir gece. Cayır cayır yanan ciğerim, nefes aldıkça harlanan alevler. Yangını söndürmeliyiz artık. Son bu. Ama neyin sonu. Bilmiyorum. Pişmanlık iliğime yapıştı. Neyin sonunu güzel bitiremedim diye düşünüp durmaktan öteye gidemiyorum. Avuç içlerim yaralanmaya başlıyor çünkü artık saçlarım bana dayanamıyor. Neyse. Öncesini sil, neyselerin öncesi silinir. Neyse. Ne diyordum, seviyorum.