Uzaklardan bir ses duyuldu…
Asım’ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek işte çiğnetmedi namusunu.
Çiğnetmeyecek…
Atam Ertuğrul Gazi’den, Osman Gazi’ye çağlar kapatıp çağlar açan Fatih’ten, abdestsiz yere ayak basmayan Sultan Abdülhamit Han’a, Abdülhamit Han’dan cumhuriyetin temellerini atan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’e, vatan uğruna bütün canlarını fedan eden aziz şehitlerimize ve bugüne, Cumhuriyet’in 100. yılına selam olsun.
Türkler ve Müslümanlar tarih boyunca bağımsızlık ve hak yolunda nice kanlar döktü, nice şehitler verdi. "Canı cananı bütün varımı alsın hüdâ/ Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda." duygu ve düşüncesiyle hareket eden Mustafa Kemaller, Seyit Onbaşılar, Kazım Karabekirler, Hasan Tahsinler, Ömer Halisdemirler, Fethi Sekinler, Ferhat Gedikler, Erenler… Bu ülkenin, bu bayrağın adeta timsali oldular ve daha niceleri olmaya devam edecektir. Çünkü bize müjdelenmiş: "Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber/Sana aguşunu açmış duruyor peygamber." Bu duyguyla bu fikirle, Allah’ın yolunda İslam’ın gölgesi altında birlik olup şehit olmak için kardeşleriyle yarışan bir ümmetin gelecek hedefleri de bitmeyecektir elbette.
Hedefimiz İslam ümmeti olarak 2053’ler... 2153’ler… 3053’ler… 4053’ler… Allah’ın izniyle… Müslüman Türk milleti olarak Allah’ın yeryüzündeki neferleri olarak İslam’ın ve Müslümanlığın adını şanını kirlettirmeyeceğiz.
İşte iman! İşte vatan! İşte bayrak! Tüm bunları yükseltmek için buradayız. Buradayız çünkü geleceğin anahtarıyız. Açacağımız kapılar, sırtlan kümelerine çarpacak imanımız var. Ulaşacağımız gönüller, o gönüllerde yakacağımız kandiller var. İşte biz o kapıların ve o gönüllerin yılmaz bekçileriyiz. Doğusuyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle bütün dünyada yurt tutan, demir dağı eriterek Ergenekon’dan yayılan Türk’ün gücünü sınamayınız. Çağlar ötesinden duyulan ayak sesini çağlar ilerisine diken bizleri hafife almayınız:
"Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe evvel Allah hangi çılgın zincir vurabilir bize?"
Vuramazlar, vuramadılar da.
Kılıç Arslan ile Miryokefalon’da, Osman Gazi ile Koyunhisar’da, Kanuni ile Mohaç’ta, Osman Paşa ile Plevne’de, Abdülhamit Han ile Dömeke’de, Gazi Mustafa Kemal ile Trablusgarp’ta, Çanakkale’de ve tüm yüreğiyle inanan, gaza ruhuyla çarpışan Mehmetçiğimiz ile Afrin’de, Zeytindalın’da, 15 Temmuz’da… Milletimizi yıldıramayacaklarını gösterdik onlara.
Bize zincir vurmaya kalkıştılar. Türk'ün gücünü sınamaya çalıştılar. Korkacağımızı zannettiler. Tarihten hiç ders almamışlardı, geçmişi çok çabuk unutmuşlardı. Bizler ise en güzel cevabı şöyle verdik onlara. İşte bahsettiğim o Asım’ın nesli, “sürü halinde” tayyareler gezdirenlere karşılık ATAK, SİHA, İHA, GÖKBEY, AKINCI, ANKA, HÜRKUŞ’u göklere saldı. Onlar bize uçak vermediler, varsın onlar vermesinler! Allah’ın izniyle daha iyisini yapmasını biliriz.
Biz Asım’ın nesliyiz, atalarımızdan ilham alan onların yolundan ilerleyen ve bize bıraktıkları emaneti yani Türkiye’yi çağlar ilerisine taşıyacak olan Asım’ın nesli. Ancak Asım yalnızca bir nesli temsil etmiyor, Asım aslında bir milleti, bir iradeyi temsil ediyor. Kuvâ-yi Milliye'den tutun da Hatice nineye kadar. İşte gerçek Asım bu, uzaklardan duyulan sesin yankıları!