Yürüyorum. Kötü hislerimi yok etmeye çalışan bir kalabalığı arkamda bırakarak tüm bunları düzeltmeye çabalayacak kadar bile gücüm olmadığı için yürüyorum. Gücüm değil, belki de isteğim yok. İsteğimin olmaması şu an kalbimin üzerinde hissettiğim berbat ağırlığı sevdiğim anlamına geliyor olamaz. Sadece çabalamaktansa kendimi bırakmak daha kolay geliyor bazen. Bunu bilmekse kendimden soğumama neden oluyor. Hislerimden ne kadar rahatsız olduğumu insanlara anlatırken çözüm önerilerini kabul etmek istemeyen, kötü duygularına sığınıp onu kendisini tanımlama aracı olarak kullanan o insan olmak istemiyorum. Her şeyi boşvermiş olduğumu düşünmeme rağmen neden hâlâ arkamda kalan insanların düşündüklerini önemsediğim aklımı kurcalıyor bir süre, sonra bunun da bir önemi olmadığını düşünüyorum. Şu an önemi olmamalı hiçbir şeyin. Hiçbir şey düşünmek istemiyor ama bir varış noktası varmışçasına düşünerek oraya varmak istiyorum. Bir yandan birinin yüzümdeki acıyı fark etmesini ve beni bu çukurdan çıkarmasını istiyor, bir yandan da sözcüklere dökünce basitleşen duygularımı kimselere göstermek istemiyorum. Hayatımı bu düzlükten kurtaracak bir farklılık istiyorum. Tutunabileceğim, alıştığım her şeyden farklı bir şeyin yokluğunu çekiyorum. Aradığım şeyin ne olabileceğini yıllarca düşünsem bile bulamayacağımı biliyorum. Ben bir sihirli değnek istiyorum, hiçbir şey yapmadan her şeyden kurtulmak... Başka bir karaktere mi bürünmek istiyorum, tüm bu olanları gece yürüyüşlerine yüklemeyecek bir insan olmak... Ben var olmamak istiyorum. Ben, ben olmamak istiyorum. Tüm bu düşüncelerim öznesiyle birlikte yok olsun istiyorum.

Yok olmuyor.