Nihayete erdiği için mutlu olmalıyız. Çünkü hiç bitmeseydi bu bir armağan veya güzellik değil, lanet olabilirdi en fazla.
Kendimi “bunu da yapar mıydım?” dediğim şeylerde bulmaya başladıktan sonra karar verdim: kendimi nihayete erdirmeliyim. Bu mücadeleyi, bu savaşı, bu muharebeyi sona erdirmeliyim artık.
Kendim, bir kez yıpransa da sürekli yenilenen bir elbisedir ve bunun bir nihayete ermesi lazım artık. Bir şey veya birileri buna “dur” demeli ve elbise inceldiği yerden kopmayı başarmalı. Başka türlüsü güç.
Ayaklarımdan gövdeme, gövdemden başıma eller uzanıyor sanki. Beni sarıp sarmalamak isteyen eller. Onlarca ve belki de yüzlerce el kaplıyor bedenimi. Şekilli veya şekilsiz, büyük veya küçük olduğu fark etmeksizin yüzlerce el tarafından boğuluyorum. Sonra istenmediğim bir yere çekiliyorum. Karanlıktan aydınlığa, geceden gündüze gidip geliyorum. Uzun bir yolculuğa çıkıyorum, bitmek bilmeyen bir yolculuğa.
Nihayete ermeli artık yolculuk, biletimi kestim ve otobüsümü bekliyorum gitmek için son durağa.