bir ormandayım sanki. yürüyorum, yürüyorum, yürüyorum. nereye gittiğimi ya da niçin gittiğimi nereye ulaşmaya çalıştığımı bilmiyorum. hava kararıyor. ben açım, açıktayım. ve bir daha gün ışığı görecek miyim kararsızım. patikalara ayrılıyor yollar ve ben yürüyorum az geçilmisinden. aşınmış olani seçsem ulaşır mıyım gitmek istediğim yere, bilmiyorum. hava karardıkça adımlarım yavaşlıyor niye bilmiyorum. ecelim beni mi çağırıyor? yoksa yakın mıyım kendi cennetime? ama biliyorum cennet, bu bedene, bu zihne sahip olduğum sürece cehennemi yaşatır bana her koşulda. belki de bu yüzden yasamak istememem. her koşulda, cennetime ulaşamadığım her yaşamımda bir yere kadar yürümüşümdür ve bu yürüyüşten zevk almışımdır.