düşünceler... ne çok zihnimi tırmalıyor kelimeler. fark edelim ya da etmeyelim içimdeki ben kişisi daima bizimle. bazı fikirler sesli söyleniyor, bazıları ise sessiz. hatta bazısı var ki içimizden söylerken bile çekindiğimiz. bakıyorum kendime nasılım ? genelde hazır cevap olduğum söyleniyor, doğru. tutamıyorum kendimi...

ifade edebilmek evvela yüz ve mimik, sonra ses tonu ve tarzı son olarak da kelimelere bağlıdır bence. bence diyorum çünkü ne bildiğimden ne de uygulayabildiğimden emin değilim. tek bildiğim kelimeler bu maddeler ile terkib edilirse acımasız efendilere dönüşmesi kaçınılmazdır. neyse... ne diyorduk, iç ve dış, içimizdeki ben kişisi...

içi dışı bir olmak... ne kadar güzel gelse de kulağa çevrenin önemli faktör olduğu hayatımızda biraz zor bir iş. yetenek demek bile fazla gelmez. bazen hayatın zorluğu, debdebesi ve cilvesi buna taş koyuyor. hele ki eğitimciysen...

içimdekini dışıma yansıtamadığım zamanlarda kendimi maske takmış gibi hissetmem normal mi bilmiyorum ama maskeler kaç kat olursa olsun, bakışlar değişmez. mutluysam ışıl ışıl, üzgünsem puslu bakarım etrafa. ne diyordu şair ;

insan önce bakışlarından yaşlanır.

alışacaksın...

öyle bakışın genç, parlak olacak. yoksa ne dışındaki güzelliğin, ne de hayatındaki cafcafın bir önemi kalmaz. uzun lafın kısası;

insan ne hissederse gözlerine, bakışına yansır,

bunu saklayabilen usta yalancıdır.

bakışlarından emin olamıyorsa insan,

hissettiğini kalbine sormalı o zaman...



1 ocak 2023