Bir hastane nöbeti klasiklerinden: ara vermek için bahçeye çıkar hayatı sorgularsın. İşte şu an bende o anlardan birindeyim. Önce bi çay aldım ve boş bir banka kuruldum. Sonra rehberimi baştan aşağı taradım şu kısacık anda kiminle konuşup dertleşsem, hastanenin sıkıntılarından uzaklaşıp başka konulara yönelsem diye. Ama rehberimde 178 kişi olmasına rağmen konuşacak kimsem yokmuş gibi hissedip o işi yarıda bıraktım ve buraya geldim. Uzun zamandır yazmıyordum, her defasında olduğu gibi şimdiden yine iyi gelmeye başladı. Beni hiç tanımayan hiç görmeyen insanlara hayatımın gündelik sorunlardan bahsetmek inanılmaz iyi hissettiriyor. Aynı şekilde bende başkalarının hayatlarına ilgi duyuyorum. İnsanların anılarını dinlemek beni kendi uğraşlarımdan uzaklaştırıyor. Bu yüzden kitap okumayı da çok severim. Kitap okurken kendimi tamamen kitaptaki rollere adar, onlar gibi düşünür onlar gibi yaşarım. Sanki etrafımdaki her şey silinir ve ben kitabın içinde yaşıyor olurum. Sakinleşmek için gezmek ve müzik dinlemek güzel olsa da her şeyden uzaklaşmak için kitap okurken yaptığım karakterlere yanaşmak onlara sokulup kendimi unutmak her zaman daha iyi bir yöntem oluyor. Konuya nereden girdim nereden çıktım tam anlamasam da işe dönme vakti gelmiş bulunuyor. Bu mola da bana eşlik eden sizlere teşekkürler ederim :)