Naparsın? Uyku tutmadı işte. Uyku kuyu değil midir? Bir gaflet zindanı amma çıktın mı seni başa koyarlar.


Nasıl daralmış yüreğimz şurada soluk alsın diye yazıyorum. Biliyorum okuyacaksın, sen de bu çocuk gibi bugün bir şey yazmış mı diye bakıyorsun. Sonra bakıyorsun bir kaç işaret koyulmuş bir başlık, heh diyorsun yazmış. Niye işaret? Başlığa başlayacak mecal bulamam ki. Şimdi gözler yorgun ya. Nasıl konuşmak geliyor içimden seninle, nasıl bağırasım var bangır bangır kalabalık bir caddenin ortasında. Ah, içimizdekini bir uyku söndürür, bunun için uyuyamam hiç.


Şu insan denen bazı insandışılar ne garip.


Biz gerçek olmayan şeylere bağımlıyız.


Düşünsene, biri geliyor. Hiç tanımıyorsun -aslında yanyana yemin vermişsinis eleste-, geliyor oturuyor yanına. Sonra ne sen kalk diyorsun ne de onun hiç kalkmaya niyeti yok. Onun arzusu oturmak. Güneş almak evin sahibinden. Dokunur şans hem de ellerini kullanmadan. Öyle ince dokunur ki sen sen değilsindir işte hâlâ. Döner kainat, döner pervane, döner kalemimin ucundaki top.


Yazı birazdan bitecek, hiç bitmesinin umudunu bir bilsen. Biliyorsun zaten, anla bazı insanlar sadece soru olsun diye soru sorar ya biz de onlardan mıyız acep?


~30.12.23