Portakal rengi akşamlarda 

Ufkun siyaha dönmesini izlerdik 

Top patlarsa misket vardı 

Her yerde bir Mehmet vardı 

Her şeyde bir hikmet vardı

Ellerimiz çamurlu 

Ortasına mum dikerdik

Devrilirdi altın gümüşe

İyi, bugün de 

Ölmedik derdik.

Pek tabii, yazılmış yazgımız

Vakitten alacağımız varmış.

Sonra ne olduysa

Ne olduysa işte sonra

Ölümün de portakal renginde 

Görülebileceğini öğrendik 

Alıştıra alıştıra da değil ha,

Böyle, pat diye.

(Sormayın, yüreğimize inecekti)

Tevekkeli değil ya,

Aldı bizi bir sevgi korkusu.

Ne çiçeğe bakmak 

(Hep koklamak mı gerek yani)

Kadim bir şey gibi

Ne ağaçlar ne toprak

Denize parmaklıklar 

Şehre duman

Varsa yoksa 

Apartman 

Apartman


Yağmurun kokusunu 

Kaldı mı duyan,

Çin elması falan?

İğde çalacak dal da mı yok?

Ah şu süslendikçe dökülen insan 

Yarattığı sanrılara tanrı diye tapan

Muhafazakar moda ikonları

Hiç mi izan yok sende?

Bizim caddeden lağım dökülüyor şimdi.

Portakal renginde.