Asfaltlanmış yolların orta çizgilerinde,
Yanımdan geçen insanların tek tipleşmesine hayret ederken,
Artık dört şeritli yolun en sağında usul usul giden traktör gibi,
Yavaş yaşıyorum hayatı kendi halimde.
Cümleler dirsek hizasına geçmiş,
Nükleer başlıklı bir şiir, okudukça patlıyor zihnimde.
Belli belirsiz karşılaşılan kokuyla çıkılan seyahat gibi hızlı,
Duygu katliamcısı hisler solan fotoğraf ayrıntılarında.
Geçmiş zaman, taşınan bir evin eşiğinde
Mevcut duruma alışan eski insan gibi.
İnsan büyüdükçe kaybediyor çocukluğunu,
Sorumluluk reddi beyanım kabul görmedi mahkemelerde,
Yetişkin sayılıyormuş erişkin yaşım
Bu da kaybetmişliğimin fevkalade yaşı.
Kaybettikçe bir çentik daha atıyorum tecrübe tahtasına,
Ameliyat izi gibi ömür boyu,
Taşıyorum doldurduğum çuvalımı.
Kaçamıyorum ekimden,
Sonbaharda dökülen yapraklar gibi.
Berkan Aşkar
2021-11-06T22:05:00+03:00Bizlerin yaprakları başka bahçelerde hep ağaç olmuştur. Düşen yaprağa da saygımız var. Zaten sonbahardan kaçamayan ağaç, düşen yaprağına küsebilir mi? Teşekkür ederim 🙂
Berkan Aşkar
2021-11-06T21:08:58+03:00Teşekkür ederim 😇
Mısra Ergök
2021-11-06T18:57:26+03:00Nükleer başlıklı adam… Şiirinizi çok beğendim. :)