usul akan kırmızı kanı bozuk sokakların

girintili kaldırımlarına silkercesine

kasvet içeren omuzlarımı

son mayıslara inat

gülüşlerinden vurulan çocukları

koşturacağım sırtımda

dik başlı apartmanlardan

duvarlarıma dolan otokrasi boyunduruklarına

isyan edercesine katliam içeren

sağanaklar vuracaktır camlarıma

ve hatta öfkesine yenik düşecektir işçi sınıfı

radikal liderlerin gölgesini yıkayacaktır intikam

kırılacaktır zincirler ve duvarlar

emekle kavrulan gözyaşları

hakk’ı kışkırtırcasına kentimi sarsıp

yobaz düşlerinden uyandıracaktır

düşübozuk mahalleri ve

sofrasından vurulan konduların

dar geçitlerinden akan üzgüyü

ekimlere doğan güneşlere ansıtacaktır

 

bil ki uçurtmaların ipleri olacaktır

pabucu delik çocukların ayaklarına dolanan

ve beni sana bağlayan nüktesel felaketler

yerini gama bırakacaktır

ve en gerçektir ki

yoktur gözlerinden başka devrim


bil ki ben seni üç kere sevsem

devletin de hatırı kalacaktır

vergileriyle sevdamın bir ulus şahlanıp

kamusal alanlara taşacaktır

anlamı bozuk mutabalardan mana yaratıp

rahman’a öfke dolacaktır

 

usul akan kırmızı

kanı bozuk sokakların

girintili kaldırımlarına silkercesine

içselleştirdiğim kuramları

şimdi bir cumartesi günü yoluma çıkan

toplumsal gerçekler olacaktır 

tanklara, paletlere, postal iplerinden sallanan fidanlara

isyan edercesine katliam içeren

kalkışmalar vuracaktır kışlalara

ve bil ki yüreği güzel çocukların

büyüdüğü yerden sevdana tutunacağım

koşullanacak beni sana bağlayan umut zoru

en naif yerlerinden gözlerine dolacağım

yüzünden süzülen yirmili yaşlarım olacaktır.