Kafamı pür-i pak ettim Nuri,

Nuri, burdan yak.

Günah keçilerim kaçtı elimden,

Sıkıntı yok;

Zaten mücrimdim, hep daim mücrimim.


Nuri, biliyor musun,

Çok özeniyorum çiftçi milletine.

Yerlerini yurtlarını biliyorlar,

Topraklarını işliyorlar.

Oysa şehir öyle mi Nuri?

Şehirde insanlar,

Birbirlerinin körpecik umutlarını,

Daha yeşermeden hasat ediyor.

Ektikleri sevgi tohumlarının köklerine,

Hibrit suyu döküyorlar.


Sen dahi Nuri;

Biraz önce "ben şeftaliyi kabuksuz severim" dediğimde,

Sapık sapık gülüyordun.

Oysa dişlerimi kamaştırıyordu kabukları,

Kendince bildin de, bence bilemedin.


Nuri bizim evde ejderha var,

Nasılını sorma alev püskürüyor.

Geceleri geç yatıyorum, ses yapıyorum diye,

Uyanıp uyanıp canımı yakıyor.

Oysa isterdim ki yaralarımı bilsin,

Dağlasın onları.

Hiç istemedim ağlasın,

Canından bir parçaydım oysa ki;

Beni nasıl oldu da duyamadı?


Nuri sen nasıl başarıyorsun nefret etmeyi?

Yıllar geçti ben beceremedim.

Kaktüsten tahtlara oturttular beni yıllarca,

"Pek de konforluymuş" deyip geçtim.

Her bir dikenin acısı canıma değdi,

Fark etmedi hiçbiri;

Hepsi benim canımdı.

Benden kanıt istediler;

Sevgime, güvenime, samimiyetime dair,

Bende dedim "madem inancın yok, ben de giderim".


Nuri sen zararsız bir hayvansın,

Seni de insan yerine koyuyorlar.

Gözlerine değdiği zaman gözlerim,

Tüm secereni okuyorum.

Tiyatro alanında yetenekli olabilirsin ama,

Senin söylediğin replikleri zamanında ben yazmıştım.


Kusura bakma Nuri,

Bu gece biraz atarlı abin.

Herkes bana sıkmaya çalışıyor içindeki kurşunu,

Fakat ben doldur boşalt varili değilim.


Özür dilemenin değerini bilmeyen çok kişiden,

Boşu boşuna özür diledim Nuri.

O yüzden benden özür bekleme,

Senin yaran zaten açıktı;

Ben sadece kabuğunu kopardım,

Daha çabuk iyileşsin diye.


Bozma moralini be oğlum,

Senin kadar hatta senden daha fazla;

Benden nefret edenler var.

Özsaygı ne demek bilemediklerinden,

Faaliyetlerimi kibir diye yargıya taşıyanlar da var. (da var birleşik)


Ya Nuri, dilin de kemiği yok diyorlar,

O zaman ben de diyorum ki "kemiğin de dili yoktur madem".

Ne alaka deme; her şey anlamlı mı olmak zorunda?

Bu seferlik de kafiyeli olsun;

Zaten anlamadıklarından deli diyorlar.


Hadi hadi, biz yedik Allah arttırsın,

Sofrayı kuran kaldırsın Nuri.

Kesene bereket, ahiretine saadet;

Ben kaçtım.