Ağlamak önemsiz bir filme,
Hayatına, ölümüne.
Ağlamak bir ağaç gibi köklerini sulamak.
Sonra yeşermek rüzgara, doluya kışa rağmen yeşermek.
Var olmak, insan olmak her geçen gün,
Kabuğunu yumuşatmak, kırmadan kendini.
Çiçek vermek zamanla umutlanmak gönlünce.
Sararmak, solmak dökmek yapraklarını toprağına,
O topraklarda çürümesi yapraklarının,
Köklerinin her geçen gün gözyaşı gibi dökülen yapraklarını daha çok hissetmesi.
Ağlamanın en mühim olduğu zaman ağlayamamak,
Var olmak yarışında ölüme varmak,
Kabuğundan tabut yapmak kendine.
İşte hayat yeşillenmek, sararmak, nurlanmak...