Düşünce balonları kafamın içindeki dikenli tellere takılıp patlıyor. Her patlayan düşünce yerine yenilerini şişiriyorum hiç üşenmeden. Bazen takip edemiyorlar birbirlerini. Düşünce dizlerim kanıyor; düşününce kalbimin "o" kısmı.. Tilkiler de var hem, kuyrukları kısa kalıyor ama yine birbirine değiyor. Ne keyifli seyir derken; kalbim kurşunlanıyor doktorcum, o bana değmiyor. Ölesim geliyor ama yapasım gelmiyor. Evet doğru tespit!


–Bazı insanlar ölmeye değmiyor–


İşte hayatımın en yorgun günlerinden biri.

Fiziksel yorgunluğu bir şekilde aşabiliyorum da, yanılmışlığın çözümü yok. Öyle sanıyorum ki aynı değil varılacak noktalar. Benim çok yükseğe koyduğumu o cümle sonuna bırakıyor. Kızgın değil üzgünüm, kırgın değil suçluyum. İttire ittire ilerletiyorum zannederken, uçurumun kenarına getirmiş olmaktan tam kusurluyum.


Huzurluyum, soru işaretleri boynunu bükmeyecek artık. Hiç değilse bunu buldum. Kalbin değirmeni öğütmekten başka işe yaramıyor madem; paydos verip cümle kırıntıyı işten kovdum.


KAPATIYORUZ!