O günlerden birinde 

Yine geçmişe dair gül kokulu çıkarsamalarla

Ruhumla damağımdaki ağlama hissi arasında ortayı bulmaya çalışırken 

Erdemliğin tahsilat kutuları arasındaki sınırını çizmiş oluyorum.


Lakin, on yedi yaşımda Nallı Pınar ovasında kokladığım, turkuaz rengi çay

Tanesinden sonraki ilk tefekkür denemesinin sınırları bundan müstesnadır.


O günlerden birinde 

Ruhum ses ile söz arasında gün sayarken

Göğsümde açık kalmış radyo kanalının

Geçmişimi alıntılayarak tanıttığı İstanbul,

Yeni bir yafta kondururken gözyaşlarımın üzerine 

İlk kez bir kadına şiir yazdığım o günde

Kaburgasından annemi yarattığım karanlık 

Ruhumla olmasan da olur diye alay ediyorsa 

Üstelik bu şiirden sonra çıkacak savaşı göze alacak kadar şiirsiz

Kalmışsam 

Elimde doru bir gülün dikenlerinden başka silah kalmamışsa bugün

Sevgilim

Bu çoktandır Petrus'un kayığından kovulmuşum demektir.


Constantinople’da betonarme selamlara karşı kazandığım hoş kokulu Zaferlerden sonraki karaya çıkışlar bundan müstesnadır.


O günlerden birinde

Pürüzsüz kadifelerin ikiye böldüğü

İncecik akşamlarımın ardından 

Yolculuk denizlerinde rızkımın peşine düştüğüm sabahlar 

Yağmurun hatıralarıma tuttuğu ritimle şahlanan ruhum 

Bu şiire ses olamadıysa eğer,

Ben ki o günlerde 

Aziz Sebastianlığın şark hizmetini 

Anadolu topraklarında icraya soyunmuş genç bir şair olarak 

İlk bakışta tanıyamadıysam Herakles'i 

Sevdiğimin penceresinden,

Şefkatli İnen’im yoksa eğer,

Bu Mezopotamya’nın mavisi ile çölü arasında esir alındım demektir.


Lakin toprak ananın bana sürekli yalı çapkınlarını hatırlatması bundan

Müstesnadır.


Şiirimdeki bu savaşın müsebbibi ben değilim aslında

Ben sadece bu şiirdeki avazın 

Arno Nehri'nin kenarında doğurduğu 

Üç çocuktan 

Ortanca olanıyım 

Ne büyüğüm 

Ruhum bu denli somutlaşmışken baş ucumda

Gençliğimin omzuma sapladığı okların ruhuma işleyeceğine inanırım

Ne de çok küçüğüm 

Varlığımı Yahya Kemal’e bırakıp 

Sahici gemilerin gözyaşımla cilveleşmesine aldanırım.


Arabalı vapurun gözüme her şeyden daha soyut gelmesi bundan

Müstesnadır.


O günlerden birinde 

Yolumun üstündeki yeni yetme bir karanfilin gölgesinde 

Simsiyah bir kadını sevmeye uğraştığım o gün 

Göğsümde uğultular eflake ser çekerken

Olanca gayretiyle hatırımdaki gemilerin şiir olmasına engel olan ruhum

Şehrin insanına savurduğum yaldızlı suskularımla övünüyorsa eğer 

Eğer kalmadıysa kurtarılacak bir peygamber 

Aşılacak bir dağ 

Yahut savrulacak bir susku,

Günün birinde bu şiir ıhlamurlar altında okunacak demektir. 


Sevgilim 

Ruhum seni çok seviyor

Fakat

Gemiler ne kadar soyutsa

Ruhum o kadar mücessem


Seni seviyorum