Bedenim mental düğmeleri o gün sıyırdı.

O gün gördüm sanrılarımın ardında gizlediğin yüzünü 

Pınarlarım kuruydu, evrendi mütemadiyen ağıt yakan.

O gündü, ağlayıcı kadınlar ağıtlarının yasını tutuyordu.

Göğüs kafesimin parçalandığı o gün, dünya dönmüyordu.

Zaman mefhumunu yitirmişti,

İhtilaller devam etmekte, savaşlar dur durak bilmeden ilerlemekteydi.

Zihnimde biriktirdiğim anılar o gün yağmalandı.

O gün bizi sanrılarım yağmaladı.

Ben o gün anladım kadınların çığırtkanlığını. 

O atlı o günde kuşandı kılıcını

O günde sıkıldı mevhum işkencecinin kurşunu.

Harp alanında atını kaybeden süvari 

O gün orada solukladı ızdırabı.

O gün de bağırmıştı çelişkiler sessizliğini 

Düğümler o günde savsaklamıştı tutunduğu halatı.

İlk kez o günde dökmüştü çam ağacı yapraklarını.

O günde soludu karanfil, katran grisi dumanı.

O gün soludum kızıl toprağı; ben öyle bir güne boğdum gözlerimin maviliğini. 

Kokunun yeli kum zerrelerini aşındırdığı o gün, atlı yeminine sesleniyordu.

Ben o günde fısıldadım kimsesizliğimi 

Son kez o gün işlendi etime duyularım

O günde söküldü perdeler, ben o gün gördüm boşalan avuçlarımı

Kainat öyle bir günde bıraktı ellerimi,

İşte o gün yitirdim birimimi.