Sabah uyandın ve Ödemiş’tesin. Öncelikle pijamalarınla bakkala gitme ayrıcalığına sahipsindir, süslenip püslenip kimseye caka satmaya gerek yoktur. Sinmiştir üstüne memleketin kokusu. Bakkal da nereden çıktı? Sabah bu, hem de Ödemiş sabahı! Atlarsın Bisan bisikletine, illaki o Bisan mavi olacak, pedallar kendini çevirmeye devam ederken yol alırsın töngülcünün mekânına. “Günaydın, altı tane, yok sekiz olsun, dur dur usta! On tane töngül at, paket olsun, hatta on bir tane olsun, birini burada yiyeceğim! Çayın var değil mi usta?” serzenişleriyle güne başlamak, o güzelim tulum peyniriyle vals yapan töngülü mideye indirirken “Katmerci de eski postanenin arkasındaydı değil mi?” diye düşünmeye başlarsın. Paketlerin hazırdır. “Borcumuz ne kadar usta?” dediğinde aldığın cevap karşısında, “Neden burada yaşamıyorum ki? Şaşkın mıyım ben?” diye düşünceler eşliğinde katmercinin yolunu tutarsın. Katmeri söylediğinde “Taban gevreği de kesiverdim abi” sözüyle irkilirsin. Kes baba kes! Kilo almaya geldim zaten, taban gevreğini nerede bulacağım buradan başka? Paketler hazırdır, Cabrio Bisan’ına binersin, paketler dümene asılmıştır, pedal çevirirken hafiften lezzetleri dizlerinle hissedersin. F1 pilotlarının pit stop yaptıkları gibi bisikletinle yanaşırsın evin kapısına. Anahtarın olduğu hâlde özellikle zile basarsın, töngülle katmeri sanki sen yapmışsın edasıyla taşırsın canlarına. Herkese iyi sabahlar, ailenize sımsıkı sarılıp ağız tadıyla bir kahvaltı yapmanız dilekleriyle...