Tasviri yok bazı düşüncelerin akılda,
Sonunun nereye varacağı da bilinmez.
Neden söyler ki insan düşünmeden,
Başkasını üzeceğini bile bile hem de,
Zehirli ok gibi öldüren cümleleri.
Ölçüsüz kurulan her cümlenin sonu,
Düşüncesizliğin başladığı ilk noktadır.
Bereketli geçeceği umulan bir senede,
Dolunun ekinlere zarar vermesi gibi,
Sözlerin de zarar verip yaraladığı,
Yüreği ürkek ve alıngan insanlar var.
Üzmek, ağızdan çıkan bir söz kadar,
Basitleştirilmiş ve sıradan bir eylem.
İnsanı üzen söylenenler değildir aslında,
Üzülse bile söylenenleri zamanla anlayıp,
Öğrenir hüznü bir kenara bırakmayı.
İnsanı asıl üzen şeyin kaynağı ise,
Söylenen kelimelerin yahut cümlelerin,
Düşünülmeden söylendiğini hissetmesidir.
Eskiden gemilerde kürek çeken kölelere,
Daha iyi çeksin diye vurulan kırbaç gibi,
Canı acıtır, bedeni çürütür, ruhu hissizleştirir,
Gamsızlık da işte böyle böyle öğrenilir.
İnceldiği yerden kopan ürkek ve alıngan,
Diğerkam olan insanın aslını unutuşu,
Hüzne yenik düşüşü ve onlar gibi olması,
Savaşmadan masada kaybedilen toprak misali.