Her şey değişiyor, eskiyor. Eskiyen şeyin yerini yenisi alıyor. Alışamıyorum Oğuzcum Atay. Her şey yerli yerinde dursa. Kimse gitmese, ölmese, yer değiştirmese... Sonra ben yapamıyorum. Canımı sıkıyor bu hareketlilik, bu telaş, bu hengame. Yoruluyorum. Yetişemiyorum onlara Oğuzcum Atay. Koşacak halim yok. Biraz dursalar, bekleseler. Öylece dursak hep beraber. O kadar içime döndüm ki artık boynumu kırsam onlara dönemeyecekmişim gibi. İçim çok yalnız Oğuzcum Atay. Camlar, kapılar açık. Bir serçe bile girmiyor içeri. Sabahları kedilerle selamlaşıyorum, birkaç köpeğin başını okşuyorum. Biraz çocukları izliyorum. Sonra evime gelip duruyorum. Sadece duruyorum, saatlerin ilerlemesini bekliyorum. Derin bir nefes alıyorum. Ve o nefesle ertesi sabaha kadar duruyorum. Gel beraber duralım Oğuzcum Atay. Hiç halim yok. Belki sana yaslanırım. Tut beni eğilirsem. Herkes çok gergin, her şey çok hızlı. Biz duralım Oğuzcum Atay. Geçelim şöyle bir kenara.