Oğuz Atay 152. Sayfada kelimelerin Selim Işığı nasıl zehirlediğinden bahseder:
"Eski yaşantılarının hastalığından yeni kalktığı sırada.Eski yaralarının eski kelimelerinin göğsüne saplandığını duydu birden; sustu kaldı.Kelimeler yalnızlığını yaşamasına da bırakmadılar onu. Her yandan kuşatıp saldırdılar. Kullandığı kelimeler de dönüp ezdi onu, soluksuz bıraktı. "
Selim ışığın kendi için pek uygun Turgut Özben içinse epey zamansız ölümü onun hem gölgede bıraktığı hem de bırakıldığı yanlarına ışık tutulmasına sebep olur. Bunun yanı sıra Turgut Özben kendi iç dünyasında kaybolup modern dünyaya tutunamayan Selim Işık ile hemhal olmaya başlar. Karakterleri kendine bağlayan lisan onları düşünmeye ittiği gibi düşünmekte lisanı kullanmayı onlar için zorunlu kılarak döngüye girmelerine sebep olmuştur. Onlar için çok elzem olan lisan onları yitirmektedirde.ikileme sahip olan diğer bir karakter ise Olric'tir. Kurmaca ve gerçeklik, tutunamayan ama bunun için çabalayan ikilemleriyle dolu bu kitabın bildiğimiz alıntılarının yanı sıra fevkalade incelikleri, fevkalade sitemleri vardır. Yorum yapmak ise bendenizin haddi ve yeteneği değildir aslında. Yazdıklarım naçizane aklımdan geçenlerdir....