Yeterince yakıcı bir sıvı

Boynumdan aşağı doğru süzülen bir çift dudak gibi

Göğsümde durup dinlenen bir baş...

Yakıcı, haddinden fazla sıcak

Karnım üzerinde duran bir el gibi ateş 

Sırtıma doğru uzanan parmaklar birer sırat

Cehennem daha serindir fakat 

Yağmur yağsa şehre, göğsümden içeri sızar sıvı

Bilirim sen ağlarsın, su tutuşturur yüreğimin rıhtımını

Ateş, bir bar masasında edilen şehvetli bir sohbet gibi 

Kurulan sade düşler yalnız bir çift beden için

Alışkanlıkların değişmesi gibi ateş

Yalnızlığın paylaşılması

Artık yalnız yapmaz hiç bir insanı 

Olmayan bir sabah, hiç sökmeyen bir şafak

Şimdi bize bir hayli uzak artık yaşamak

Yaşayamadım, yaşatamadım ve ölemedim

Azrail, herkesten daha iyi bir ortak 


Ateşi tuttum çıplak ellerimle, ellerim ıslak 

Hiç düşünmedin su da seni boğacak

Ey sevgili, ben ateşe yürürken sen beni görmedin mi

Artık söndün sen, uçtum ben bilemedin mi 

Tüten duman ikimiziz, ikimizin izi 

Milyonlarca yıl gezeceğiz şimdi tüm gezegeni 

Aşk diyorlar buna sevgili 

Aşk, iki hilafın oksimoronudur ancak 

Bahanesidir aşk, iki terslik birbirine kanacak

Anlatacağım sana bir gerçeği

Başka bir gerçek mümkün elbet sevgili 

Kısa paçalı oğlanların, yaratkan koşuşunu 

Genç kızların ağlatkan duruşunu 

İlk kez bir yabancının yanında soyunuşunu 

Ağlayışını, ağlayışını, ağlayışını 

Anlatacağım bir gün, 

Şafak sökecek

Güneş açacak

Yalnız, yalnızlar rıhtımında hüzünlü güze

Yüzün uzun, hüzünlü bir güzel havası iken

Yarınlar çalacak bir savaş marşı edası ile 

Çağıracak bizi ölüm, en cilveli sesiyle 

Koşar adım gideceğiz, koşar adım el ele