Evi okula yakın olan derse hep geç geliyor

bütün derdimiz bundan ibaret

kurmalı oyuncak gibi bozduk tüm duyuları

mutluluktan ağlak olmak

yahut

henüz sinirden gülememek

o kadar yorgunuz ki

dinlenecek halimiz yok.

esas diyalektiğimiz

-iyisiyle, kötüsüyle-

üçüncü dereceden insanları, ikna etme çabası.

bu dalgalı serzenişte undan ufak da olsa

bağırmamız gereken bir şey var.

evi okula yakın olanın derse hep geç gelmesi.

evet hem de cebinde iki milyon harçlıkla.

aramızda hiç kimse adalet kelimesinin zıt anlamlısını bilmiyor

ama Halil, önlüğünün altına iki çift kazak giymiş,

harçlık kelimesini duyunca gülesi geliyor.

ne kadar kızsak da

bu terazide kantar, yokluğu tartıyor.

hatta yetmiyor,

evi okula yakın olan derse yine geç geliyor.

hem de montunu sevdiğimiz kızın montunun üzerine asıyor.

yemin ederek başlıyor konuşmaya

“valahi öğretmenim, uykuda kalmışım”

öğretmen, geç yerine diyor,

“uykuda kalınmaz, uyuyakalınır.”

konumuz kelimede anlam.

“bazı kelimelerin zıt anlamlısı yoktur.”

adaletsizlik, adaletin yokluk halidir.

kapı çalıyor, ders yine bölünüyor.

hepimizin sinir uçları küfürleşiyor

evet, tanıdık bir derde rastlıyoruz.

evi okula yakın olan hıyar derse geç geliyor

hem de tekerlekli çantasıyla.

Allah’ın dağına göre kar verdiğini görüyoruz bu arkadaşla

Üstelik güzel de bir çocuk

Bizim dağ, yangınlarıyla meşhur

kelimede anlamı bırakıp

bildiğimiz tüm küfürleri cümleye çeviriyoruz

Hepimizin tek gözü kapıda

İlk defa ortak bir paydada birleşmişiz

İnanıyoruz gelecek gelmekte olan

ve çalınıyor çalınmakta olan

bağır çağır herkes

kusura bakma evi okula yakın olan çocuk

tahammülümüz kalmamıştır.