Madem bugün kitaplarıma yoğunlaştım ve madem anılarımı kuruttuğum o sayfalara, eşyalara dalıp gittik, bulduğum bu yazıyı paylaşmadan edemeyeceğim. Yılını not düşmemişim ama kağıdın yaşanmışlığına bakılırsa ortaokuldan kalma veya lise başı olduğunu düşünüyorum. 


Şöyle başlamışım cümleye: 

"Hayatımda hep en yakın dostlarım kitaplar olmuştur. Çünkü onların başka güçleri olduğunu düşünürüm hep. İnsanlar tarafından çoğu zaman anlaşılmayız ama kitaplar öyle mi? Kötü bir şey yaşadığında ya da diyelim ki çok yalnız hissediyorsun kendini, her zaman açıp okuduğun bir yazar vardır duygularına tercüme olacak. O zaman ne dert kalıyor insanda ne tasa. Ben dostlarımla her gün buluşurum. Okulun kütüphanesinde, Alsancak'taki sahafta, Kemeraltı'ndaki Ayşe teyzede. Franz Kafka bir yazısında 'Benim yalnızlığım insanlarla dolu.' demiş. Kendimi insanlarla çok yalnız ama kitaplarla dolu bir ortamda, yani dostlarımla daha özgür hissediyorum. Sabah kalktığımda odamın en güzel köşesinde benimle uyanırlar. Onlar insanlar gibi hiç ama hiç uyumazlar gerçi ama... neyse... benimle yaşarlar onlar. Her istediğimde ulaşabileceğimi bilmek, her zaman en doğru kararım olan, yani kitapları dostum yapmam, beni her geçen gün anlamlı kılıyor. Onlar iyi ki varlar." 


Bu yazıyı okuduktan sonra fazlaca duygulandım. Çoğu şeyi tekrar hatırladım. Fark ettim ki mürekkep akıttığım kağıtta bıraktığım duygularımın bir kısmı benimle değil. Bıraktığım kişi değilim. Bundan sanırım hiç şikayetçi değilim. İnsan çocukluktan beri kitap okursa ve gerçek hayatı olmazsa kafasını kaldırdığında büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor. Evet, kitaplarımız bizim dostlarımız olsun her zaman ama yine de bence insanlara şans vermeli bir insan.✨🤍 


Sevgilerimle...