Gölgem ve ben, bir vîrâneyi adımlıyoruz.
Göğsümde bağıran acıları duyuyorum.
Lâkin uzaktan el sallayan neşeler g'örüyorum.
Yitik bir sözün uğrunda harcadıklarımı,
Süzgün bir yüzde aradığım umudumu,
Zamânı içtiğim yerlerde bıraktığım izleri,
Söküp atmadan önce düşündüm; zihnim, çatladı.
Ben, o çatlaklardan sızan ışığa sarıldım.
Veda ettim, kanıma giren tüm zehirlere.
Bir gün, göğün kızıla boyandığı o efsûnlu vakitte,
Denize değil, okyanusa bırakacağım kendimi.
Çünkü deniz, yıllanmış bir yangını söndüremez.
Melike Baran
2025-01-10T00:04:34+03:00Cahit Sıtkı'nın dizelerinde sıklıkla kendimi görürüm. Pek derin kelâmlardır.
Göğün kızıla boyandığı o efsûnlu vakitlerde, aradığımız şifâyı bulmak ümidiyle...
Temennîniz için çok teşekkür ederim.
Umut varsa umut vardır...
Sizin de kaleminiz bâkî olsun.
Hakan Akçin
2025-01-09T22:59:03+03:00"Âlemde gündüz gönlüme işkencedir;
Bence bayram ufukta gün bitincedir" demiş Cahit Sıtkı. Onun da günü, sizin de "göğün kızıla boyanacak efsunlu" vaktiniz her türlü yıllanmış yaraya da yangına da merhem olur inşallah. Olur mu bilemem ancak umut varsa okyanus da yelken olmak da buna kâfidir. Kaleminiz bâki ola... Eyvallah.