parmaklarından, boğumlarından öpecek, sevecek oluyorum, sevgili. yazın yüreğini feda ettiği saçlarında, kışın solukları kalmış. gözlerin ağır yeisle, nasıl da ağrıtır gönlümü omuzlarının düşüklüğü... şu kimsesizler sokağına girdiğinde, karanlığı bedenine giydiğinde, bilirim; çökeceksin, usul usul yıkayacak incilerin, kaldırım taşlarını. söylesen ya, tebessümüne kimler bıraktı bunca kederi ve vazgeçirdi beni kaderimden? sevgili, görüyorum, eski yamalı paltonu giyersin, cebinde soluk bir mektup var; arada çıkartıp bakıyorsun, ona. en değerli kabanın, başkalarının sırtında gezer şimdi. bileklerine sarılmak, diz kapaklarına asmak istiyorum kendimi, seni kara toprağa bulamamak adına. zira senin de bildiğin ve bileceğin gibi, okyanusların olur mezarım; sen etme beni yüreğimden.