İyi düşünürsen iyi olmaz, eğer olursa bu iyi düşündüğün için değil rastlantı sonucu olmuştur. Kötü düşünürsen de kötü olmaz, eğer olduysa da sen onu hissettiğin için ya da çektiğin için olmamıştır; olacak olduğu için olmuştur. Kısacası iyi düşünürsen iyi, kötü düşünürsen de kötü olmaz; sadece olacak olan olur.


Tekrarlıyorum mucize değil, "raslantı". Eğer bir şeye mucize diyorsanız kendinizi ondan küçük, doğaüstü bir şey olarak görüyorsunuzdur ama bilmediğiniz bir şey var. Sonsuz ya da sonun; hatta sonundan sonra ne olacağını bilemediğimiz bir zaman diliminde her an her şey olabilir. Olmayabilir de. Bunları kendi doğru, yanlışlarımız dışında söylüyorum.

İnsanlar olarak her şeyi kendimize göre değerlendiriyoruz ve biçimlendiriyoruz, daha doğrusu kalıplara sığdırmaya çalışıyoruz maalesef çünkü buna mecburuz. Bize göre olamayacak bir şeyin asla olamayacağını zannediyoruz. Tanrıya sıfatlar vermek gibi. (Ölümü bu konunun dışında tutuyorum.)


Mesela bir dakika sonra göklerden yeri delercesine kozalak yağmayacağını kimse kanıtlayamaz, insanlara sorduğumuzdaysa: "Bu çok saçma, olamaz. Delil yok ki. Bugüne kadar olmadı. Şimdi niye olsun, hem hiç akla yatkın da değil."

Gibi ortalama cevaplar alırız ama yine de net bir şey söylemezler daha doğrusu söyleyemezler çünkü nereden bilebilirler ki bir dakika sonra ne olacağını. Nereden bilebilirler ki bir dakika sonra göklerden kozalak yağıp yağmayacağını. Yağmayacağının da bir delili yok yağacağının da çünkü bilemeyiz. Şimdi bana soracaksınız: "Sen nereden biliyorsun göklerden kozalak yağacağını; oturmuş kokuşmuş koltuğunda zırvalıklarını yazan bir herifsin anca." Zaten ben de ne olacağını bilmiyorum sadece düşünüyorum ve sallıyorum, yoksa bir dakika sonra ne olacağını nereden bilebilirim ki? Sadece tahmin ederim ve bu tahminlerde mantık yönündeki tahminlerdir, yani, "Hayır göklerden kozalak yağamaz." yönündedir ama bu da sadece bir tahmindir ve kesin değildir. Bir taşın havaya attığımızda yere düşeceğini bilmemiz gibi deneyimli tahminlerimizdir.


Demem o ki bizler sadece bize, hatta daha da küçültüp kendimize göre değerlendiririz olayları ama asla başka bir gözle bakmayız. Önümüzdeki bardakta ne varsa onu biliriz, onun gerçek olduğunu zannederiz ama nedense tablonun kendisini göremeyiz, düşünmeyiz ve hemen net bir sonuca varıp bu bir bardak deriz. Belki de bardak şeklinde vazonun içindeki güreşçi anlatılıyordur o resimde. Yani ben de size soruyorum, siz de kendinize sorun, bu açıklamamdan sonra nasıl bir cevap vereceksiniz merak ediyorum. "Neden, göklerden kozalak yağmasın? Neden doğa ana kafamızı yarmasın?"


Ölüm dışında her şey olabilir. Bir tek ölüm nettir, insanlık olarak zaten en büyük sırrı doğduğumuzdan beri biliyoruz ama onun bile ne zaman olacağını bilemiyorken, bu netlik ve kalıba koyma çabası biraz mantıksız kaçmıyor mu?


Mucize denilen şey kitleleri yönetmek konusunda hep bir numara olmuştur. İnsanlığı geriye çekmekle birlikte bu duruma en kolayından örnek: astroloji, nazar, enerji gibi spritüal konulardır. Hele temelini; din, öbür dünya gibi konularla doldurursanız iş iyice tanrılardan gelen yönetici yasa olayına döner. Bunların hepsi mucizeye bakar. Hani dedim ya bilemeyeceğim bir zaman diliminde her şey olabilir. İşte onun ucu o kadar da açık değil. Olacak olur derken sebepler yok demiyorum.


Mesela su ısınır, niye? Isı aktarırsın. İnsan kaza geçirir; mavi gözlü biri baktığı için? Sizce bu mantıklı mı? Ya da çocuğun olur, kocanla birlikte olduğun için. Çocuğun olur küllük burcu olup Merkür retrosuna takıldığın için? Evet, sanırım anlamışsınızdır. Bana kozalak yağması ya da dünyanın çekirdeğinin bir anda patlayıp dünyanın dışa doğru yırtılması sonucu denizin ve toprağın uzay boşluğuna savrulup dümdüz olması daha makul ve olabilir geliyor.

Yani olabilitesi yüksek olan olur.


Nedense mucizeleri çoğu zaman iyi yönünden gösterirler ama mucizenin tanımına baktığımız zaman: "İnsan aklıyla açıklanamadığı için, tanrısal güç tarafından olduğuna inanılan. Doğaüstü olay." Mitlere bakarsak: Lut kavminin de mucize olması gerekir; aynı denizin ikiye yarılması kadar... (Zaten öyle geçer ama çoğu kişinin dili buna varmaz. Helak ya da olayı derler.)

Her yaptıklarına ve olanlara mucize diyen müritleri geniş rütbeli şahıslara sormak lazım; niye bize mucizelerin hep güzel yanlarını gösteriyorsunuz ve bu mucizeler nedense hep sizin tarafınızdan çıkıyor diye.

Bir saniye sonra ya da önce doğman bir şeyleri değiştirir mi bilmem ama rastlantılara mucize deyip geçmemek çok şeyi değiştirir. Kendi kendinin kurtarıcı Mesih'i olman. Bu da olayı empirizme yönlendirir.