İyi geçmese de çocukluğuna özlem duyanların, 
bir bıçak keskinliğinde yaşanan hayatların,
İşlek caddelerde para kazanıp arka sokaklarda yaşayanların, 
sol yumruğunu gevşetemeyenlerin, 
dişlerini sıkanların, 
uykusu kaçanların hikayeleri... 

diyor Ayşen Şahin bu kitabına. 

Sevgili bay K. Sayesinde tanıştığım, anlatım tarzını bana benzettiği bu yazarı daha ilk sayfasında sevdim elbette. 

Çocukluğunda oynadığı folkloru, hücrede beklerken ısınmak için oynadığında güldüm, 

Hapishane arkadaşlarına götürdükleri pırasayı, meyveyi art niyetle parçaladıklarında ağladım, 

Büyükannesinden dönerken yolluk yaptıkları kızartmayı ekmeğe bana bana yediklerinde ağzım sulandı, 

Meyhanede rakı tokuştururken dertleştikleri arkadaşlarıyla canciğer oldum, 

İstanbul'un ara sokaklarında serseriye haddini bildirirken yüreklendim, 

Sahil kasabasındaki Lale ablanın rengarenk hayal gücüne, bakış açısına, yaşamının her detayına kendini yansıtmasına vuruldum, 

Evindeki yardımcısının ona ihanetine üzüldüm, buna rağmen onu özlemle anmasını öyle anladım ki... 

İşte her sayfasında kendimizden bir parça bulacağımız, sık sık iç çekeceğimiz bir kitap önerisi. 

Bütün bir roman değil.

Çerez gibi hikayeler, akıcı anlatımlar. 

Keyifli okumalar dilerim.