Annesinin öldüğünü bir perşembe günü aslında çok mutlu uyuduğu bir gecenin sabahında öğrendi. Uykulu gözlerini ve çocuk bedenini ciddileştirdi.

Kalp çarpıntısı vardı yanında sadece.

Önce durdu ve annesine baktı belki de hayatındaki en anlamlı sessizlikte, ne yapacaktı bu durumda ki annesinin ölümünü hep hikayeleştirmişti ama sonrasında ne yapacağını düşünememişti, ölüp yanında kalmamalıydı. Anne ölünce aniden bir mucize gerçekleşip kaybolmalıydı çocuğun yanından ve hemen bir unutuşa dönüşmeliydi anne varken anne sevgisi tadılmalıydı ama anne ölünce annenin ölmüş olduğu gerçeği yok olmalıydı. Sessizlik yerini hissetmemeye bırakınca ağlamak da anlamını yitirdi o çocuk bilinciyle odanın içinde alelade bir cisim gibi durdu. Annesi ölmüştü ama geride ne yapacağını bilmeyen bir çocuk kalmıştı ve o düşüncesinde yaşayan her şeyi en uç ayrıntısına kadar hayal edip yine de hiçbir şeyi sonuca bağlayamayan bir çocuktu. Sabahtı herkes uyuyordu, annesi ölüydü ve o durgun... Kimse yetişkin değildi o an. Annesinin gözlerini hareket ettirdiğini hayal etti. Sol elinin serçe parmağını oynattığını... Serum lastiğinin izlerine dikkat etti, pembe dar bir çizgi gibiydi kolunda. O kadar az hareket etti ki, annesi öncesinden daha çok uzaklaştı ondan. Kapıyı açıp dışarı mı çıkmalıydı, herkes uyandırılmalı mıydı ya da camiye gidip imama annem öldü selasını ver mi demeliydi? 

O son düşündüğü, annesine ihanet etmiş gibi hissettirmişti, çünkü bir çocuk annesinin öldüğünü nasıl kabul ederdi ve ikinci bir kişiye nasıl söylerdi. İhanetti bu, oysa onu saklamalıydı bir şekilde saatler geçtikten sonra da eski haline döndürebilmeliydi, sadakatini gösterebilmeliydi. 

Kuş seslerini ve mahalleden geçen sokak köpeklerinin havlamalarını duydu, pencereden bir mucize süzülse annesine deyse ardından bir parıltıyla uyansaydı, ne olurdu böyle bir şey yaşansaydı ve o da annesine ihanet etmek zorunda kalmasaydı. Okudukları aklına geldi bir insan ölünce zaman sonra kokardı. Biraz daha hareket etti, yavaşlığıyla savaştı, perdeye baktı, pencereye baktı, bahçedeki daha önce annesiyle oturduğu köşeye baktı ve orada kaldı. Hiçbir şey değişmeyecekti artık hayatında çünkü annesi ona ne yapması gerektiğini söylemeden gitmişti hem de kendini unutturmadan...