ben adımlarımı hep ihtiyatlı attım
şu kısacık hayatımda bir kere bile bir çatlağa basmadım
bir nefes alacakken sonraki binini aklımda hesapladım
ben hayatımda hiç çocuk olmadım
gençliğimi hiç yaşamadım
ihtiyar doğdum
kabrimi omzumda taşıdım
odalarıma ne kadar doldursam da
muhtelif cennetlere yuva çiçekleri
karnımda büyütsem de kanımdan bebekleri
tebeşirlerin en güzeliyle boyasam da kaldırımları
ve bisikletimi dört tekerli sürsem de ölene kadar
kaybetmişliklerimi ne atabileceğim içimden
ne de alabileceğim ırak bir memleketten
param yetse gönlüm istemez zaten
gönlüm istese de gücüm kalmaz benim
düşünce kanayan yaralara acımadı deyip gülmek
çocuklara mahsustur, ihtiyar yürekler
dizler gibi paralanıverdiğinde
üç beş güne iyileşmez
bir ömür dağlar varlığını
her gözyaşında harlar lavlarını
ben şimdi annemin dizine yatsam ne olur
kartlaşmış saçlarım okşansa
hissedecek miyim sanki o sevgiyi
sadece acıyacak kafam
olsun, insan acıya da muhtaç
ama içimdeki iyimserlik de tükendiğinde
ihtiyarlığımın da bir anlamı kalmayacak
yürüsem koşsam yatsam ne yazar
insan ölü olduktan sonra
hisleri geçmez artık teninden dışarı
ve duygular işlemez artık derisinden içeri
bomboş bir tabut
nasıl zamanında taşımışsa içinde kabrini
kendi sonuna bürünür
zavallı insan
çikolatasını bir kez bile eline yüzüne bulaştıramadan
toprağa gömülür
İdil
2021-04-30T16:41:43+03:00Çok teşekkür ederim.
Jean Valjean
2021-02-27T20:14:28+03:00"ama içimdeki iyimserlik de tükendiğinde
ihtiyarlığımın da bir anlamı kalmayacak."
Emeğinize sağlık. Güzel bir şiirdi.