Vazoya teyellenmiş kır papatyası

Gözlerini dikmiş söküldüğü yere

Yeşile kanan ne varsa soluyordu nefessiz

Sarısı kuruya kesilen ölmeklik


İnandı mı bilinmez eskimiş mushaflara

Bileğinde sallanan akik tesbih ile


Tozlanan ibrişimleri dokuyordu akşamın kızıllığına

Tohumlanıp oturmuş


Ağlamak değil bu

Özsuyu yürürken toprağa doğru

Vakitsizdi hepsi ve her şey yersiz

Avazı çıktığı kadar kurumak

Bu kristal esarette

Aynanın önünde süslenmek o elim hatıraya

Çingene atları uçup geçti

Kanadı kırmızı eyerli