I

-ben bu yokuşu çıktımsa, inmek için-


kurumuş kuyulardan su çekmeye benzedim

sonra durmayı unutmuş bir zamanda

korkusuz bir korkuluk, diktiler beni

ulu orta durdum akan her şeye inat

azgın bir sungun, boynuma kondurdular

tarla kuşlarını ben kovmadım

onlar kovdular


bu dilime hükmeden mengeneyi hin çekti

sonra durmayı unutmuş bir zamanda

sırtımda aykırılığı aydınlığa ayrılmış

bir çocuk duasına benzedi yaralarım

her vurana bir kere de ben düştüm inan

kaçıncı kırbaç bu

tenime eril alfabeyle yazan


göklerin yarattığı vurdum duymaz ruh ayrık

neden yeryüzünde kana bulandı resmim

fırsat buldukça ölüm giyip önüme baktım

başları yok, korku nedir bilmiyor neslim


huysuzluğu asil bir sebebe dayanan babam

sonra durmayı unutmuş bir zamanda

ekmek gibi böldü aydınlığı

ölülerle konuşmayı öğretti bana


II

ekmek savaşı veriyoruz canım annem

kamburunda kemiklerini sayınca birinin

ağır postallarıyla kalbini çiğniyor asker

mermi ve silah olmadan da ölme kabiliyeti

asgari ücretin bir getirisi olsa gerek


-sessiz cinayetler işlediler iki lafım arasında-

çıkar yol yok, sağa bilendim sola bilendim

-ölümü yaşamdan ayıran bilenmiş bıçak-

akşam ezanına kalmadan dönerim


III

başka bir sabah bahar dayandı kapıma

bahçemi çiğdem çiçekleri bezedi

etimle katiyen kardeş rüzgarın uysallığı

gün görmemiş solucanlar toprağı deldi

ayva çiçek açtı ama babam öldü

neden hiçbir hava durumu bundan bahsetmedi


başka bir sabah çocukluğuma otobüs kaldırdım

bir bayram sabahına uyandım top sesiyle

oyuncak silahımla cemal'i ben vurdum

yalandan öldü ve yalandan dağıldı ceketi

yalandan da olsa ilk defa birini öldürdüm


başka bir sabah gün doğumuna gebeyim

omzumdan ılık ışınlar geçti yalap yalap

sokak lambalarının sönüşüne şahidim

kuş seslerinin ayaklanmasına

ve kesilmesine cırcır böceği vızıltılarının

dönsem geceyi öldürdüğümü göreceğim


başka bir sabah halsiz kalmışım

yataktan çıksam öleceğim zannediyorum

başım çatlayacak damar damar

ahşap zeminin rengini seviyorum böyle kalsın

balkon kapıları ne zamandan beri dışarı açılır

ben kalkamam perdeyi rüzgar kapatsın


başka bir sabah gazete alıp evine geliyorum

ölüm ilanlarına bakıyoruz ismimiz var mı diye