Sorsalar iki satırlık hikayeyi 

Asırlık coğrafyaya nakşeden ben

Şimdilerde

Olmadığın geceler 

Yıldızlardan dökülen gözlerini

Gurbetimin manzarasına sığdıramıyorum 


Üstelik dışarda kar yağıyorken,

Taneler süzülüyorken boğazın şakaklarına,

Anılar geçiyorken gözlerimin önünden;

Yarım kalmış pencerem 

Eksik bırakıyor yine beni şiirinden 

Hayallerimi örtmeye yeltenmiş 

İki büklüm İstanbul’un 


Bir zamanlar sırf göğüs kafesinin teşbihi için 

Burjuva şiirinden kurtardığım dizelerimi 

Şimdilerde

Bu kış günü 

Tora düşmüş yüreğimin feryadıyla genişleyen heybeme sığdıramıyorum

Şark ölüleri kol geziyor rüzgar halkalarında

İçerde 

Bomboş bir odada 

Yere bıraktığım kırık bir çerçeve 

Varlığını eşelerken

Durduramıyorum fikrimde senden kalan 

Tapınak büstlerinin cızırtılarını 


Neyse ki biliyorum 

Bir gün çıkıp geleceksin 

İnsanlığa el sallayarak 

Af Nehri'nin ufuklarından 

Biliyorum;

Bu tasavvur hali bana Kahron’un armağanı.


Dışarıda kar yağıyor 

Beyazlar 

Kırılması istenmeyen ışıltıları 

Teğet geçerken 

Karanlık sular

Bana aldığın ilk hediyeyi hatırlatıyor 

Sevgili Mişey 

Küpeşteme düşen taneler

Boğazın ufuklarına sığmıyor da

Bir yerlerden düşmesin diye yere koyduğum 

Şu kırık dökük çerçeveye göz kalıyor.


Yarım kalmış pencerem 

Beni şiirinden eksik bırakıyor 

Seni seviyorum