Bir tuval olsaydım,

Tam ortasına bir gökkuşağı çizer,

Kırmızı turuncu sarı yeşil kırmızı hepsinden sırayla koyardım,

Ama gökkuşağı için gözümden dökülen yaşları hesaba katmadan da ağlardım,


Bir kalem olsaydım,

Kalemtıraş aramaz kendimi bıçakla yontardım,

Boş sayfaları hayallerimle donatır,

Uçak yapıp dünyanın diğer ucuna gideceğine inanarak camdan fırlatır,

Yere çakılışından büyük bir hüzün duyardım,


Bir köy olsaydım,

Toprağı taşınmış yolları aşınmış muhtarı sapıtmış diye anılır,

Geceleri Ağustos böcekleri ve rüzgarın uğultusu eşliğinde yıldızları birer birer sayardım,

Tam rahata erdim yeşillendim derken bir kıvılcımla kül olur yanardım,


Bir insan olsaydım,

Dünyayı anlamlandırmaya çalışır,

Öncekiler gibi kesin yargılarda bulunur,

Buldum sanıp yanılır,

Olacakları bile bile yine seni sever ölüm fermanını kendi ellerimle imzalardım,


Ben sen olsaydım,

Güzelliğimin farkına varır kendimden utanır,

Küçükken oyuncak bebeklerine ayırdığın zamanın ufak bir kısmını,

Bana ayırır...(!)

Kahveyle ayılır,

Sabah da hayali mutluluk tablosu olan bu rüyadan uyanırdım

          E.A.B