12. yaşıma girmemi sabırsızlıklabekleyen yüreğimde,bozkırın tozunu dumanına katan toy bir at susuzluğu kadar kaçınılmaz bir huzursuzluk vardı.Dayaktan mosmor olmuş vücudumu, uyumlu olsun diye mora boyanan kaldırımların en koyu olanına oturtmuş, önümden geçen kalabalığı izliyordum. İleride bu topluluğa çokçasövecek olsam da,şimdilik akraba diyordum onlara. Aynı masada yemek yemen gereken hiç tanımadığın insanlar.

İlerleyen kalabalığın içeresinde üç beş siyah paltolu adam gördüm. Omuzlarında yeşil bir beze sarılmış dikdörtgen bir kutu vardı. Kalabalığın önünde giden abilerim sırasıyla; 30, 25, 23, yaşlarında olmak üzere ilerliyor, önlerinde de beyazlara bürünmüş bir dede yürüyordu.


İnsanların özenle boyanmış ayakkabılarından gözümü alamazken içlerinden biri bana seslendi: ''Babana saygısızlık yapıyorsun, yanımıza gel ve yürü!''

Galiba seslenen amcamdı. Ona bakarak: ''Birşeyolmaz.'' dedim, ''Ölüler saygısızlığı sorun etmez.'' Hele ki bu ölü beni sabah akşam dövmüşse buna yüzü dahi olmazdı.

Kaldırımda oturmaya kararlıydım. Ben buraya, bana kalan mirası abilerimle paylaşmaya gelmiştim.Vücudumdaki çürüklerin mimarını anmaya değil!

Babamdan kalan mal ve mülkün hepsini paylaşan abilerim bana pay bırakmadılarama Allah var, verselerdi deistemezdim. Bende yeterince miras vardı.


Cenaze bitip de eve gittiğimizde, sonunda abilerimle yalnız kalıp karşılarına oturdum. ''Bakın,'' dedim, ''hepiniz payınızı aldınız, itirazım yok, lakin ben de hepinizden fazla miras var sizinle paylaşmama izin verin.'' Gözlerinin içi gülen büyük abim eğilerek ellerini omzuma koydu ve sordu: ''Nedir bu miras?''

''Öfkedir.'' dedim, ''Taşıyamayacağım kadar öfke! Babam bana ömrümü piç edecek bir miras bıraktı, bu öfke para gibi zamanla da azalmıyor,izin verin birazını size pay edeyim.''

Tebessüm eden abim: ''Biz hakkımızı aldık, onlar da senin olsun'' dedi ve gitti.


Ben doğarken ölen annem sevgisizlik, bu yüzden beni sevmeyen abimler yalnızlık, dayaklarını esirgemeyenbabam iseöfke bırakmıştı. Bu durum çok garip gelmişti. Böylesinebüyük bir miras nasıl intihara götürürdü insanı?