Hiç anlamadığım bir şey bu, kavurucu sükûnet
Mühürlü kitaplarda kılcal damarlarıyla belirginleşen sözler
Sır kovuklarının ısırgan dilinde,
Salgılanan zehir gibi.
Izdırabı sürdürecek böylece,
Kehanetin ibresinde duran ölü evler müzesinde.
Ruhumun sızmadığı tabakalarda sen
Her yerinden susuyorsun,
Gövdemi parçalara ayıracak bir iç çekişle
Kurutuyorum ağzımdaki geceyi
Mosmor gölgesi geliyor üstümüze yılgınlığın
Konuşmanın farkındalığını kemiren emici hüzünle
İninden çıkacak kadim bir gün,
Böyle bir günde
Her şey ölümlü olacak.