bir şiir beni neresinden vururdu bilmezdim

gecenin saf zamanları da yoktu kanımca

yürümek dayanırdı usul usul

gece, ölümün elbisesini dikerdi bu rezil şehre

şehrin ışıkları gözlüğümün camından sızardı

iliklerime kadar hissederdim bu şehri

dekoltesi derindi bu şehrin


ayağıma vuran ayakkabının yarası hala tazeyken

yağmurlar boşardı geceleri toprağı

iklim pişman olurdu halsizliğinden

teoriler ısmarlanırdı bu saatlerde

gözler konuşurdu en gizli yerinden

fünyesi çekilirdi güllerin


yürüdüğüm o yolda ardına bakardı kadınlar

dizlerini saklarlardı vahşi itlerden

göğsünde kuruttukları ağaçları dökerlerdi sokaklara

bilinçlerini yok ederdi bu şehir

bu şehir yok ederdi ardı sıra tüm ihtişamları

akşam yemeklerini, nergis kokularını

yok ederdi bir bir berduşları


evime gelirdim

küçük penceremden bakardım bağrı yanık şehre

küfrederdim tarihin tekerrürüne

izin vermezdim bir şiirin bu gece beni yenmesine

bir şiir beni neremden vururdu bilmezdim

bir şiir beni bu gece vurur muydu bilmezdim

bir şiir beni