Ölüm yeniden var mı olmaktır yoksa yok olmakta hayat bulmak mı?

Samimiyetsiz samimiyetler yüzüme vuruldukça ölüm kavramı daha çok düşündürmeye başladı.

O kadar garip ki insanların çoğu çoklu kişilik bozukluğu yaşıyor sanki.

Herkesin içinde birçok kişi var. Ve bazıları bazılarını öldürüyor. Bedenini değil. Ruh katilleri var. Mutlu oluyorlar ruh öldürmekten.

Egolarını tatmin ediyorlar. Gerçek olursan bu yüzyılda yalnızlığa mahkum oluyorsun. Ve ben de görüldügü gibi iliklerime kadar yalnızım. Ruhum üşüyor. Sokak kedilerini severek avutuyorum ruhumu. İnsanları güldürmeye çalışıyorum ve seviyorum da aslında insanları güldürmeyi. Çok çabuk inanıyorum insanlara. Ama bu beni uçuruma sürükledi. Uçurum bana ben uçuruma bakıyorum bazen. Kimsenin beni çok da sevmediğini anladım. Bir annem seviyor işte. Ama en çok anneannem sevdi beni sanırım. Onun sevgisini çok net hissettim. Onu da kaybettim. Nefes alıyorum almasına ama ben maviyi arıyorum. Mavişim diye kayıtlıydın rehberimde. Sen benim gök yüzümdüm. Beyaz sabun kokardın, bazen de domates. Bana "insan" olmayı sen öğrettin. Evet, fazla anaç oldum sayende. Ama iyi ki olmuşum diyorum. Sana söz veremem bu Dünyada uzun uzun kalacağıma dair.

"Elbet, bir gün buluşacağız

Bu böyle yarım kalmayacak." (Zeki Müren'e selam olsun.)

Işıklar içinde uyuyun.