Öylece geçip gitmek bu yollardan

İçimi kıyıyor

İri kıyım bir yalnızlıktan başka bir şey değildir ölüm

Yarılmış bir toprakta çürümeye yüz tutan kemiklerim de değildir

Eğer görürseniz

Eğer görseydiniz zaten, ben bir kez olsun mezar taşımı düşünmezdim


Ah etmiyorum, yermiyorum

Büyümüyor ekilen çimenlerim

Toprağım size kokmuyor diye çatmayın 

yağmur sızmıyor diye içime

susuzluğum dinmiyor diye


yaşamın bir hususunda, menfi yanlarından bahsedildi

Mütemadiyen yürümek

Yenebiliyormuş şehrin en pis yanlarını

tüm coğrafyayı yendim de mezarıma girdim

 

Teni tenime değmese de insanlığın

Bir yaz akşamı tadını çıkarmak için iş çıkışları

Dakikaları saniyeleri saydım

Fakat kavuşmadı anlamı yaşama, ben o saati sanırım birkaç saniyede kaçırdım 


Şimdi hınç var her atıfta görmeye yeltenmiş gözlerin

Geçtiği sere serpe dağınıklıkta

Böyle geçiyor içime

İçimden


Eğer şimdi durursanız bu durakta

Tutarsak aynı kulpun ucundan

İnsanlığın teni teninize değer

Sonra ölüm fısıldar kulağınıza

(Ölümün) mezar taşına yazılmadan…

Alıntı yap yaşamdan


Ama inanın ki

Ne varsa mezarlıkta var 

Alınlarına yazılanlardan okuyorum

Öldükten sonra ikramiye veriyorlarmış

Katlandın bunca yaşına…