Bir klişeyle başlayalım. İnsanlar doğar, büyür ve ölür. Zaman ilerliyordur ve sen ölüme bir nefes daha yaklaşmışsındır. Hayatın işleyişi budur. Ölüm soğuk pençelerini senin bedenine geçirir ve sanki hiç bu topraklarda var olmamışsın, hiçbir anı yaşamamışsın gibi yok olursun yeryüzünden. Ha bir de benim "ölümün sol tarafı" diye tabir ettiğim, sevdiğin insanların ölümünden korkmak var tabii.. Özellikle de bakarak ağlayacağın bir fotoğrafı bile yoksa. Zamanla o kişinin sesini unutmanla beraber gelen vicdan azabı, geceleri uykunu bölen hüzünlü anılarla birlikte kadere isyanlar başlar ve bu böyle devam eder. Kalana oluyor zaten ne oluyorsa. Yaralarını kendi sarıyor, tek başına mücadele etmeye çalışıyor, yorulsa da belli etmiyor. Ölümün varlığını bir kere hissedince kolay kolay yeltenemiyor insan hayatına birini almayı. Alınca da çıkarmayı beceremiyor zaten. Ölümle yaşamın arasında bir harf var, öyleyse ölüm sizin solunuzdan hangi harfi aldı?