yol, kuyruğunu

kanın külfetine kıvırıyor; ki ağaran tan değil

bunu hem omurga hem törpü biliyor

beşe kalmaz dama düşecek dimağım

ufuktan kopan kanın tuzundan kurursa damağım

dudaklarım iki rüyadır kapalı 

gırtlağıma kesi açıp ipi kuyuya atanın, ben

damağıma zamklı etini alacağım

yakacağım, ben;

kendi etimi kara çalıp karalığı ağartacağım

ki ağaran tan değil

bunu hem etim hem etin biliyor

omurga törpüye iman ederken

yol 

denizler gibi dalgalanıyor