Her gün doğumunda oturur balkona,
İşe giden insanların telaşına ortak olurum.
Otobüs, taksi, arabasıyla geçenler.
Ve hatta gözüme takılan bisikletli kadın.
Kırmızı mantolu olan...
Her sabah aynı saatte köşedeki simitçiden simit alıp
Sanki biri gelecekmişçesine sağı solu arayan gözler
On beş dakika öylece bekler, bekler...
Ve düşen bir yüz ifadesi ile kaybolur binaların arasında.
Bu bekleyişin içindeki hikaye meraklandırır beni
Sormakla sormamak,
Simitçiyle balkon arasındayım.
Beynimde düşünceler sarmaşık olmuş çoktan.
Bir adım ileri, bir adım geriyim.
Aylar böyle geçip gider...
Bir sabah o saate beş kala,
Bekliyorum merakımın cevap anahtarını.
Lakin dakikalar saniyeleri,
Akrep yelkovanı kovaladıkça o gelmedi.
Kırmızı mantolu olan...
Ve "gelmeyecek" dendi.
Simitçi üzgün,
Bisikletin geçtiği yollar üzgün.
Yüreği yetmemiş,
Yarım kalan aşk hikayesine.
Ondanmış Mecnun'u arayan gözler,
Burada buluşurmuş iki sevgili eskiden.
Ondanmış beraber yedikleri simitten alınan günler,
Bu saatte beklermiş dilberini oğlan.
Ondanmış kırmızı mantosuyla gelmeler,
İlk kez giyilmiş bu kıyafetler o gün.