On dokuz kez

Tam on dokuz kez hüküm giydim

Anladım,

Hayatı şiir olanın

Hayatı yokmuş.


Ta en başından anlatacağım

Her şeyin başladığı o sabahtan

Uykuyu, uykusuz geçirdiğimin sabahı

Bir kumrunun

"Yusuf," deyişiyle başladı her şey

Öyle söylemişti babaannem

Ve ne zaman

Bir kumru yankılansa balkonumda

Hatırıma

Çocukluğumun kokusu

Çocukluğumun korkusu gelir.

Sözlerim gönlümden

Çıkmaya çok yakın

Ellerim

Bu zamana kadar

Yapmadığı bir şeyi yapıyordu

Ah ki bilmez

Bilmez ki

Kendinden başkası da var

Ve ona seslenir

O yabancı ses

"Anlamını bilmediğin sözcükleri

Satırlara dizmek

Bu ne küstahlıktır

Yazmayı bırak da

Söyle Eren!"

Eren duymaz, Eren anlamaz

Eren

Eren'in gücü yetmez

Eren yazar.


Hiçbir şeysizdim ben

Hiçbir şeye ihtiyacım yoktu bu yüzden

Bana söyle

Kim zerk etti bu zehirli kanı

Kan ki akmak bilmez

Dur durak bilmeden fışkırır

Damlar o günahsız kağıdıma

Mahveder,

Mahvolurum o günden sonra.

Güldüm ben

Ve azaldım, azaldım, azaldım

Yok olamadım.


Delik deşik edilmiş uykulardı uyuduğum

Katlana katlana katlanamıyorum artık

Ben ki sevmeyi değil belki

Gülmeyi yüzsüzlüğümden

Düşürdüğüm yaştayım.

Evet, sevgiler de çağırdı beni

Sevdalar da aşklar da

Fakat ben

Ölüme koştum

Her seferinde

Ölüme koştum ben.

Şimdi söyleyebilirim

Ne ki benden susmuştur

O ki bende şiirdir.


Sen bilmezsin evlat

Küçüksün daha

Dünyada ölmüş birine

Rüyada ağlamak da neyin nesi

Sen bilmezsin

Bilmezsin evlat.

Ben hiçbir zaman

Bu kadar aşağılanmamıştım.


Madem ki varım

Varlığımı bilmek

En büyük hakkım

Kalu belada

Neden evet dedim

Hatırlat ya Rabbim.

İsyanım da budur

Tövbem de budur.


Gördün mü heyhat!

Gördün mü ey hayat?

Cansızlığın içinde bile

Canlar var iken

Ben ki

Kararsız değil, kadersizmişim.//