Yavaşladığım sokaklarda hızlanmak için taşlarımı bana verene fırlattım.

Şimdi bu yüksüzlük ile nasıl yürürüm bilmiyorum.

Sanki yeniden, daha şimdiden balçıktan yapılmışım bir dolunay zamanı.

Kin, nefret ve öfke ile harmanlanmamak için bir şey arıyorum,

Taştan hafif kumdan ağır.

Kaybolmak istercesine yaşadığım yerleri adet edindim.

Artık geleneksel bir çamurum.

Toza toprağa bulanmış bir "ben".

Kalbimin çapağı daha diri onca zaman makinelerine rağmen.

Onca bakışın içinde farklı renkte gördüğü göz bebeği an kadar ilerlemedi zihnimde.

Artık eskisi gibi açmıyor bir şeyler ve kokmayacak hiçbir bahçe eski bir masal gibi

Öyle öykü oldu ki yaşamak

Develer kimdi unuttu kundaktaki bebek.

Kundakta çamur var.

Her yerde bir iz kusuyorum.

Görüyorum, boğuluyorum.

İbret oluyorum kendime

Kendi kendime onarıyorum.

Sözde onaristim

Balçıktan

Taştan hafif kumdan ağır

Yüksüz -Ruhsuz-