Bir yandan televizyon açıktı. Göz ucuyla bir gündüz kuşağı programına bakıyordum. Bir yandan da ''online'' görüşeceğimiz için gerekli programı yüklüyordum. Saat ikide bir link gönderdi. Linke tıkladım toplantıya girdim. Kendimi görür görmez hemen tipini yiyim dedim. Nedense böyle bir soğuk yapmak, sorulara isteksiz cevap vermek istiyordum. Arada bir sarı ışıklı avizeye, duvarlara filan bakıyordum. Fakat bir problem oldu. Benim sesim ona gitmiyordu. Birkaç tuşa bastım olmadı. Kulaklık taktım olmadı. ''hay ben böyle işin de, teknoloji çağının da, psikolojisine de...'' diye sövdüm. Bilgisayarı halledemeyince wassaptan görüntülü konuşma kararı aldık. İki saniye filan sonra aradı. Açtım. Kendimi ekranda görünce yine moralim bozuldu.
Geçen görüşmemizde ne anlattıysam hepsini not almıştı. Hepsini yüzüme yüzüme okudu. Vay be bende de ne çene varmış. 5 Dakikada tüm hayatımı anlatmışım kadına. Biraz konuştuktan sonra ''kamerada kendi fotoğrafını büyült gözlerinin içine bak'' dedi. Kırık, leş gibi ekranımdan kendi yüzüme bakmaya başladım. Bİ yandan da tipime sövmeye devam ettim. Kamera karşısında adeta kendimle yüzleştim. Gerçekler yüzüme tokat gibi çarptı. Bir ara dikkatim dağıldı, kadına tomar dolusu para bayılacağımı düşününce kendimi hemen toparladım. Ekrana ciddi ciddi baktı, sordu. ''Ne yapmak istiyorsun???''
Ne yapacağımı bilmiyordum. Tırt bir cevap vermemek için biraz düşündüm. '' Belki biraz kişisel bakımımla ilgilenirim, kitap okurum, öykü möykü yazarım'' dedim. Ama yetmezdi. Kafamı esir alan habis düşüncelerle mücadelem kolay olmayacaktı. Hemen biraz duygulanmış gibi yapıp ''kendimi sevmem gerek önce'' dedim. Şİddetle kafa salladı. Okumam için bir kitap önerdi. İlaçlarımı leblebi gibi yuvarlamam konusunda beni teşvik etti. Görüşmeyi sonlandırdım. Bir çuval parayı EFT ile gönderdim.