Gün ışıltısının içinde dans eden toz taneciklerini soluyorum. Vitray camın birbirinden bağımsız renkleri, güneşi keserek sayısız geçişli renk tonlarını bileklerime yansıtıyor. 

Dışarıda yaşam, olduğu kadar var. 

Bedenime ulaşan bir yaşam var. 

Ancak bu hayatın bahşedilen hareketliliği, soluduğum zerrelerden bile uzak. Aynı dalgaların farklı çarpıştığı bir açık denizdeki doğal ayrım, bedenimle yaşamın arasındaki belirsiz çizgiyi oluşturuyor; birbirine karışmıyorlar.

Bugün Ophelia'nın ölümünü yaşıyorum.