Oppenheimer, önümüzdeki günlerde tüm Oscar’ları toplayacak film. Bunu hak etti mi yeterince emin değilim. Bence Oppenheimer bahsedildiği kadar iyi bir film olmamış. İlk olarak belirtmek istediğim şey filmi izlerken bir ara uykuya daldım. Bu filmin akışı yavaş olduğu için değil bilakis hızından dolayıydı. Filmin içinde çok fazla diyalog var fakat bu diyaloglar genelde bilim adamları arasında geçen işe odaklı söylemler. Film kurmacalığı değil de biyografik taraflar ağır basıyor. Bu benim seyir zevkimi düşürdü bu yüzden bazı yerlerde filmden koptuğumu hissettim. Tam tersi sizin için daha bağlanacak bir durum olabilir. Bilimsel, fizik, matematik ya da temel konumuz olan atomla ilgili konular yeterince anlaşılır düzeydeydi. Bunları anlatırken daha anlaşılır olmuşlar fakat yine de çok olması sebebiyle ben de etkileyicilik oluşturmadı. Hikayedeki zamansal kırılmaları sevdim ama bu olay başta çok karışıktı filmin içine uzunca bir süre giremedim.

Film daha çok atomun biyografi kısmına çok odaklanmıştı bence baş karakterimizin bile duygu dünyasına giremedik. Openheimer’ın iş dışı hayatını görmemize rağmen orada yaşanan olaylar da derinlikli anlatılmıyor çok üstün körü ve duygusuz kalıyor. Jean’la olan ilişkisi bana hiç geçmedi. Hikayeye de tam olarak nerde bir katkı verdi anlamadım. Filmin en güzel sahnesi şüphesiz atom bombasının denenmesi sahnesiydi. Yapılan her şey çok gerçekçi hissettirdi. İkinci yarı sadece Strauss’un ihaneti üzerinde dönmeye başladı.

Pişmanlık konusunu havada bırakmak yerine bir yere bağlamalarını isterdim çünkü böylesine büyük can kaybının olduğu bir olayda insancıl bakış açısını görmeyi seviyorum ama tabi ki biyografi filmi olduğu için anlayabiliyorum. Reklamı iyi yapıldı, Nolan yönetti, filmde kime baksan mükemmel oyuncular fakat bu bahsedildiği kadar iyi bir film değil. Teknik açıları dışarda bırakarak yapıyorum bu yorumu. Tüm Oscarları toplayacağı için biraz üzgünüm. 10 üzerinde 6 verebilirim.